BORSA-ENDEKS-ŞİRKET ÜÇGENİ

IMKB, ATX, NYSE, OTC???

Günümüzde dünyanın ve ülkelerin ekonomilerinin durum ve dengesi çeşitli borsa endeksleriyle anlatılır. Sık sık gazete ve haberlerde „Borsa coştu!“ veya „Borsa düştü!“ gibi açıklamaların yanı sıra DAX veya DJ Euro STOXX gibi çeşitli endekslerin günlük kapanış seviyelerini öğreniriz. Peki bu denge birimleri bize ülkemizin ekonomisinin içinde bulunduğu durum hakkında ne gibi bir bilgi vermekte?

Öncelikle kullandığımız bazı terimlere açıklık getirmek gerekir.

Örneğin, borsa nedir? Nasıl işler?

Genel olarak Borsa dediğimiz şey „taşınabilir nitelikte olan ve paraya çevrilmesi ya da parayla ifade edilmesi mümkün olan kıymetli kağıtların, yani menkul kıymetlerin ticaretinin yapıldığı kurumsal piyasadır.“ Bu piyasada
satıcı ve alıcı buluşur ve böylece taşınmaz değerlerin fiyatları arz ve talep sayesinde saptanır. Borsanın kurumsal bir piyasa olmasının nedeni ise, kendine özgü kurallarının ve standartlarının olmasıdır. Bunun yanı sıra tezgah üstü (OTC = over the counter) dediğimiz piyasalar vardır. Bu ortamda alıcı ve satıcılar kendi aralarında, bir borsanın belirleyici kural ve tüzüklerine uyma zorunluluğu duymadan, işlem yaparlar.

Borsalarda neyin ticareti yapılır?

Borsa, hisse senetlerinin, bono ve tahvillerin yanı sıra, başka tür emtiaların (ticari malların) ve enstrümanların da ticaretinin yapıldığı yerdir. Döviz ticareti için döviz borsaları (Forex), ticari mal ticareti için emtiya borsaları (commodity exchange) ve türev araçlar için VOB (Vadeli Opsiyon Borsası) vardır.

Borsanın amacı nedir?

1- Halka açılarak şirketlere ve böylece ekonomiye kaynak sağlayabilmek.
2- Tasarruf sahipleri için güvenilir ve şeffaf bir yatırım olanağı sağlayabilmek.
3-Sermaye piyasasında alıp-satmak isteyenlerin buluşabileceği bir ortam yaratmak.

Örnek vermek gerekirse, ortalama 12,3 trilyon ABD doları işlem hacmi olan dünyanın en büyük borsası NYSE’te (New York Stock Exchange) 31 Aralık 2008 itibarı ile 8.500 şirket işlem görmekteydi (www.nyse.com). Buna karşılık, Wiener Börse’de aynı dönemde 116 şirket işlem görmekte ve ortalama işlem hacmi 53 milyar ABD doları (www.wienerboerse.at). IMKB’de (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) ise aynı dönemde 317 şirket işlem görmekte, yıllık işlem hacmi ise 261 milyar ABD doları. (IMKB – 2008 faaliyet raporu – www.imkb.gov.tr).

Gelelim borsa endekslerinin bizlere bu kriz günlerinde neler anlatmak istediğine. Dow Jones Industrial Average (DJIV), ATX ve IMKB Ulusal 100 Endeksi gibi endeksler borsada işlem gören belli başlı şirketlerden oluşturulan sepetlerdir. Bunlar şirketlerin bütünsel ve sektörel bazda performanslarının ölçülmesi amacıyla oluşturulmuştur. Bu sepetlerin içinde DJIV’de olduğu gibi ABD’nin en büyük 30 şirketinin hisse senetleri olabilir veya ATX’de (Austrian Traded Index) olduğu gibi Avusturya Borsası’nda işlem gören ve likiditesi en yüksek olan 20 şirket ya da İMKB Ulusal 100 Endeksi’nde olduğu gibi ulusal Pazar’da işlem gören şirketlerin arasından, İMKB tarafından belirlenen koşullara göre sıralanan ilk 100 hisse senedinden oluşabilir. Bu tür endekslerin içinde yer alan ve endeksin bağlı olduğu borsadaişlem gören her şirketin bir piyasa değeri bulunmaktadır. Borsada fiyatlar sürekli olarak hareket halindedir. Bu dalgalanmalar aslında bir şirketin, herkesin kafasındaki değerinin ve herkesin gelecekle ilgili öngörülerinin farklı olmasından kaynaklanır. Hisse fiyatlarını etkileyen faktörleri ikiye ayırabiliriz. Birincisi ekonomi, politika ve dünyadaki diğer gelişmeler nedeniyle şirketin fiyatı üzerinde etkili olan genel faktörlerdir. İkincisi ise şirketle ilgili faktörlerdir. Örneğin şirketin genel durumu, yönetimi, faaliyetleri ve pazar payı gibi.

Borsa endeksleri, hisselerdeki fiyat hareketlerinden yola çıkılarak borsanın genel trendlerinin belirlenmesinde kullanılır. Ancak endekslerin oluşmasında etkili olan faktörler çok hassas olduğu için, gün içerisinde yaşanan ekonomik ve politik gelişmeler nedeniyle çok sık yön değiştirebilmektedirler. Özellikle şirketin değerini etkileyen gelişmeler şirketin değerini ve devamında şirketin içinde bulunduğu endeksi de etkilemektedir.
Böylece borsanın genel trendi de değişmektedir.

Eylül 2008’de ABD’nin en büyük ve en köklü yatırım şirketlerinden biri olan Lehman Brothers şirketinin iflası ile başlayan küresel krizde yukarıda bahsettiğimiz üç endeksin gelişimi şöyle olmuştur:

DJIV krizden önce 30 Eylül 2008’de 10.850 seviyesinden Aralık 2008’de 8.776’ya düştü ve Mart 2009’da düşüşünü 7.608’e kadar devam ettirdi. 30 Eylül 2009’da ise 9.712 seviyesine çıkmayı başardı. ATX ise Eylül 2008’de 2.767 seviyesinde iken krizden dolayı aralık 2008’da 1.750’ye ve Mart 2009 itibarı ile 1.696’ya düşüp 30 Eylül 2009’a kadar tekrar 2.637’ye çıktı. IMKB Ulusal 100 Endeksi ise Eylül 2008’de 36.051 seviyesinde idi. Aralık 2008’de 26.864’e ve Mart 2008’de 25.764 seviyesine kadar geriledi. Eylül 2009’da ise 47.910 seviyesine kadar yükseldi.

Görüldüğü gibi endekslerdeki hareketlenmeler gerçek anlamda ekonomiye bir ayna tutmuş oluyor. Ne yazık ki bu dalgalanmalar her zaman ekonomide ve dünyada yaşanan gerçek iniş çıkışlarla doğrudan bağlantılı olmuyor. Çoğu zaman dalgalanma ve hareketlenmeler piyasanın ve dolayısı ile insanların gelecekle ilgili öngörü ve umutlarıyla bağlantılı oluyor. Bu işin biraz fal bakmaya benzediği söylenebilir veya halk ağzıyla kumara da benzetilebilir. Fakat gerçek olan şu ki bu işi ciddi bir şekilde yapmak için iyi bilmek gerekir. Aksi taktirde gerçekten biraz kumar oynamaya benzer ve çok fazla risk içerir. Borsa’da gerçek anlamda bilirkişi olarak çalışmak için şirketi ve içinde bulunduğu piyasayı, siyasi ve ekonomik gelişmeleri yakından izlemek gerekir. Şirketler üzerinde etkili olan bu karmaşık etkileşim zincirinin sadece bu şekilde yorumlanması olasıdır.

Süreyya Ateş-Genç